Çocuklar, kendileriyle oyun oynanmasını severler. Fakat, hatta çok küçük yaştaki çocuklar dahi, belirli zamanlar boyunca yalnız başlarına eğlenmeyi tercih edebilir ve bu şekilde vakit geçirebilirler.
Birlikte Oynamak – Birlikte Deneyimlemek
Çocuklarla oynanan oyunlar, onların gelişim sürecinde hayati bir rol oynar. Başkalarıyla oynama süreci, çocukların yakınlık ve güven duygularını güçlendirir ve bu, insan ilişkilerinin temel taşlarından biridir. Küçük yaşlarda çocuklar genellikle aile üyeleriyle oyun arkadaşı olarak etkileşimde bulunurlar. Ebeveynlerin çocuklarıyla kurduğu bu etkileşim – konuşmak, gülümsemek, şakalaşmak – çocuğun da kendine has tepkiler vermesiyle karşılıklı bir tanıma ve bağlanma sürecine dönüşür. Bu ilk “oyun” aşamalarında, ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişki güçlenir. Zamanla ebeveynler, çocukların fikirlerini benimseyerek ve onların oyun kurallarını takip ederek aktif bir rol alırlar.
Her yaştaki çocuğunuzla oyun oynamak için zaman ayırmak önemlidir. Bu, ebeveynler ve çocuklar için karşılıklı fayda sağlayan, deneyim paylaşımı, fikir alışverişi, heyecan ve mutluluk anları için mükemmel bir fırsattır. Ayrıca, ebeveynler bu oyun sürecinde çocuklarının fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimindeki ilerlemeleri daha yakından gözlemleyebilirler. Bu etkileşim, çocukların gelişiminde önemli bir faktördür.
Eğlendiriciler Yerine Oyuncular
Her ebeveyn oyun oynamaya farklı bir yaklaşım sergiler: Bazıları bu etkinliği çok severken, bazıları daha az hevesli olabilir ve birçok ebeveynin zaman kısıtlamaları vardır. Herkesin çocuğunun oyun ihtiyaçlarını karşılamak için kendine özgü yöntemleri bulunur. Hangi tür bir oyunsever olursanız olun, sürekli olarak programlar hazırlamanız ya da oyun fikirleri bulmanız gerekmez. Çocuklar kendi fikirleriyle doludur, bu yüzden onları izleyin ve fikirlerine açık olun. Oyun liderliğini onlara bırakın ve öncelikle iyi bir ekip oyuncusu olmaya odaklanın. Unutmayın, az ama odaklı zaman çocuklar için daha değerlidir.
Kendinizi iyi bir takım oyuncusu olarak görmek istiyorsanız, kendinize de zaman ayırmanız önemlidir. Çocuğunuz olmadan geçireceğiniz zamanlar planlayın, ister tek başınıza ister eşinizle birlikte olsun. Çocuğunuza bazen sizi yalnız bırakmasına, dinlenmenize veya gazete okumanıza izin verin. Deneyimler gösteriyor ki, çocuklar bu durumu hızla anlıyor ve ebeveynler kendilerini rahat hissettiklerinde, sürekli baskı altında olmadıklarında ya da suçluluk duymadıklarında daha iyi hissederler. Bu, ebeveynlerin de çocuklar gibi dengeli bir yaşam sürdürmelerine yardımcı olur.
Babalar Talep Görüyor
Babaların ve annelerin oyun stilleri genellikle birbirinden farklıdır. Araştırmalar, babaların çoğunlukla çocuklarıyla daha enerjik, fiziksel ve heyecanlı oyunlar oynadığını gösteriyor. Anneler ise çocuklarının oyun yoluyla onay ve başarı duygusu kazanmalarına odaklanma eğilimindedirler. Baba ile oynanan oyunlar sık sık çocuğun tam katılımını gerektirir ve onlara daha büyük zorluklar sunar, bu da hem fiziksel hem de zihinsel olarak çocukları harekete geçirir. Aile araştırmaları, babaların oyun tarzının çeşitlilik getirerek çocukların deneyim ve öğrenme fırsatlarını artırdığını belirtiyor.
Her aile farklıdır ve bazı durumlarda, oyunla ilgili tercihler ebeveynler arasında değişebilir; bir ebeveyn oyun oynarken diğeri okumayı tercih edebilir. Ebeveynlerin oyun tarzı yalnızca cinsiyetlerine bağlı değildir, fakat bir gerçek var ki, çocuklar farklı oyun stilleriyle oynayan yetişkinlerden büyük yarar sağlarlar. Bu, çocukların gelişimine katkıda bulunan önemli bir faktördür.

Diğer Çocuklarla Oynamak
Her ne kadar ebeveynler çocuklarıyla ne kadar etkili oyunlar oynarsa oynasınlar, çocuklar için akranlarının yerini alamazlar. Çocuklar, ister engelli ister engelsiz olsunlar, diğer çocuklarla etkileşim kurmaya ihtiyaç duyarlar. Bu, onların başkalarıyla ve kendileriyle başa çıkma konusunda kritik beceriler kazanmalarını sağlar. Kendi kendilerini değerlendirme, davranışlarının başkaları üzerindeki etkisini anlama, empati kurma, uzlaşma, kendini savunma ve bazen de geri çekilme gibi becerileri geliştirirler. Ayrıca, arkadaşlık ve toplumsal yaşam deneyimleri edinirler.
Altı ile on iki ay arasındaki çoğu bebek, diğer bebeklere ve çocuklara ilgi göstermeye başlar. Bu yaşlarda tam anlamıyla birlikte oyun oynama söz konusu olmasa da, sosyal deneyimler edinilir. Bir veya iki yaşındaki çocuklar genellikle birbirleriyle oynamazlar, ancak birbirlerini gözlemleyerek ve ilginç davranışları taklit ederek etkileşimde bulunurlar.
Bu erken dönemdeki akran deneyimleri, çocukların ileride daha fazla birlikte oyun oynamalarını ve hayatları için önemli deneyimler kazanmalarını sağlayan temelleri atar. Farklı yaş grupları arasındaki etkileşim de çocuklar için yararlıdır. Zorluklar olsa da, küçükler büyüklerden öğrenirken, büyükler de küçüklere bir şeyler öğretmenin gururunu yaşarlar. Bu durum, hem becerilerini geliştirmelerine hem de küçükler üzerinde sorumluluk hissetmelerine katkıda bulunur.
“Sınırları Olmayan Oyun”
Ortak oyun, her türlü sınırı – ulusal, dil, engelli ve engelsiz çocuklar arasındaki sınırları – aşar. Çocuklar bir araya geldiklerinde, genellikle resmi olmayan, doğal bir etkileşim içine girerler. Farklı bir dil konuşan bir çocukla karşılaşmak sorun olmaz; eller ve ayaklar iletişim için kullanılır. Tekerlekli sandalye kullanan bir çocukla karşılaşmak mı? Bu, oyun için yeni fırsatlar sunar; tekerlekli sandalye itmek kolaydır ve oyun için farklı şekillerde kullanılabilir.
Oyun esnasında çocuklar, neyin “normal” olduğu konusunda endişelenmezler. Onlar, birbirleriyle merakla ve doğal bir şekilde etkileşim kurarlar. Böylece herkesin farklı olduğunu, farklı ihtiyaçları olabileceğini, ancak herkesin değerli ve eğlenceli bir oyun arkadaşı olabileceğini anlarlar. Bu, çocukların birbirlerini ve dünyayı anlama biçimlerinde önemli bir rol oynar.
Yalnız Oynamak: Çocuğunuz İçin Önemli Deneyimler
Her ne kadar diğer çocuklarla oynamak önemli olsa da, çocukların zaman zaman yalnız başlarına oynamaları da gereklidir. Kendi başlarına oynamak, çocukların özgüvenini, konsantrasyon yeteneklerini ve bağımsızlıklarını geliştirir.
Her çocuğun tek başına oynama kapasitesi ve süresi farklıdır ve bu genellikle yaşa bağlıdır. İlk yıl boyunca, bebekler genellikle bedenleriyle, sesleriyle veya bir nesneyle beş ila on dakika arasında oynarlar. Bir ile üç yaş arasındaki çocuklar, yarım saate kadar yalnız başlarına oyun oynayabilirler. Üç yaş ve üstü çocuklar genellikle daha uzun süreler boyunca kendi başlarına derinlemesine oyunlar oynarlar ya da resim çizip el işleri yaparlar. Ayrıca, sakin ve sessiz bir ortamda, kendi odalarında tek başlarına bir şeylerle meşgul olmayı tercih edebilirler.
Bağımsız Oyunu Destekleyin
Çocuklar, bağımsız oyun becerileri açısından büyük farklılıklar gösterir. Bazı çocuklar uzun süre boyunca tek bir aktiviteye odaklanabilirken, diğerleri oyun sırasında daha fazla yardım ve destek ihtiyacı duyar. Ebeveynler olarak, çocuklarınızın tek başına oynamayı öğrenmelerine şu şekilde destek olabilirsiniz:
- Çocuğunuz bir oyuna kendini kaptırdığında onu kesintiye uğratmayın. Bu dönemde onlar sizden yeni oyun önerilerine ihtiyaç duymazlar.
- Her şey hemen yolunda gitmediğinde telaşa kapılmayın. Çocuğunuza kendi başına sorunu çözebilme fırsatı tanıyın ve biraz bekleyin.
- Çocuğunuzun yeni oyunlar denemesine imkan tanıyan, ama aşırı karmaşık olmayan bir oyun ortamı oluşturun. Ayrıca, belirli oyuncakları yalnız oyun zamanları için saklayın; bu, oyunları daha cazip hale getirebilir.
- Çocuğunuz bir oyunu bitirdiğinde, sadece küçük uyaranlar ekleyin. Bu genellikle oyunun devam etmesine yardımcı olur.
- Çocuğunuzu yavaşça tek başına oynamaya alıştırın. Önce yanında oynayarak başlayın, sonra o oyuna daldığında çekilin. Küçük çocuklar genellikle yanlarında bir yetişkinin varlığını hissetmeye ihtiyaç duyarlar, bu, sadece görsel veya işitsel bir varlık da olabilir.
- Çocuğunuz bir oyun veya proje üzerinde bağımsız ve odaklanmış bir şekilde çalıştığında, bu çabalarını takdir edin ve övün.