Beyaz nokta hastalığı acı vermese de etkilenenler için genellikle büyük bir psikolojik yük oluşturur. Tatlı Kadın, cilt lekelerinin yayılmasını nasıl durdurabileceğinizi anlatıyor. Vitiligo hastalığı olan kişiler, vücutlarının çeşitli bölgelerinde beyaz deri lekelerinden şikayetçidir. Beyaz leke hastalığının sebeplerini açıklıyor ve pigment bozukluğunun yayılmasını erken dönemde durdurmak için hangi tedavi yöntemlerini kullanabileceğinizi gösteriyoruz.
Kışın çiller, küçük cilt lekeleri ve solgun bir ten: Cildimizdeki küçük değişiklikler – mevsimsel, güneşte uzun veya kısa süre kalma ya da yaşlanma gibi faktörlere bağlı olarak – normaldir. Ancak cilt kalıcı olarak renk kaybettiğinde ve yüzde, kollarda ve bacaklarda büyük beyaz lekeler oluştuğunda, bu genellikle vitiligo hastalığına işaret eder. Tatlı Kadın, pigment bozukluğunun nasıl tetiklendiğini ve beyaz nokta hastalığını erken aşamada nasıl tedavi edebileceğinizi anlatıyor.
Beyaz Nokta Hastalığı Nasıl Gelişir?
Beyaz nokta hastalığı olarak bilinen Vitiligo, otoimmün bir hastalıktır ve pigment bozukluğu yoluyla kendini gösterir: Bu durumda, etkilenen kişinin melanositleri (cildin pigment hücreleri) belirli bölgelerde yeterince melanin üretemez. Bu da cildin normal renginin azalmasına ve genellikle cildin geri kalanından keskin bir şekilde ayrılan beyaz lekelerin ortaya çıkmasına neden olur. Bazen, çevredeki cilt de normalden biraz daha koyu olabilir. Lekeler genellikle yüzde, kollarda, bacaklarda, kasık bölgesinde, vücudun üst kısmında ve koltuk altı bölgelerinde görülür. Hastalık ilerledikçe vitiligo, genital bölge veya sırt gibi vücudun diğer bölgelerine de yayılabilir. Vitiligo doğuştan gelen bir hastalık değildir; çoğu kişi beyaz cilt lekelerinin ilk belirtilerini 10 ila 30 yaşları arasında fark eder. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde biri bu hastalıktan etkilenirken, Türkiye’de yaklaşık yarım milyon kişi vitiligo hastasıdır.
Tıbbi ilerlemelere rağmen, beyaz nokta hastalığı hâlâ nedeni büyük ölçüde bilinmeyen birkaç kronik hastalıktan biridir. Bilim, çocukluktaki genetik bir kusurun ilerleyen yaşlarda vitiligo hastalığının tetikleyicisi olabileceğini öne sürmektedir. Çevre kirliliği gibi dış faktörler, muhtemelen pigment bozukluğuna yol açan bir gen mutasyonuna sebep olmaktadır. Ayrıca, bağışıklık sistemindeki bir bozukluğun da beyaz nokta hastalığının gelişimine neden olduğundan şüphelenilmektedir. Vitiligo hastalarının yaklaşık üçte birinin diyabet, çölyak hastalığı veya Hashimoto hastalığı gibi tiroid hastalıkları gibi diğer otoimmün hastalıklardan muzdarip olması dikkat çekicidir. Bunun yanında, beyaz nokta hastalığı ile alopesi (dairesel saç dökülmesi), romatizma, psoriasis (sedef hastalığı) ve adrenal kortikal yetmezlik Addison hastalığı arasında da bir bağlantı olduğu kanıtlanmıştır. Bu nedenle, özellikle bu hastalıklardan etkilenen kişilerin, beyaz nokta hastalığının erken aşamada tespit edilmesi için düzenli önleyici muayeneler yaptırmaları önerilir. Doktorlar ayrıca vitiligonun kalıtsal olduğunu düşünmektedir: genellikle birkaç aile üyesi beyaz nokta hastalığından etkilenir.
Vitiligo Tanısı Ne Anlama Gelir?
Vitiligo kronik bir hastalık olduğundan, bireysel hastalık sürecini öngörmek zordur. Hastalığa yakalanan kişilerin beslenme ve yaşam tarzı gibi faktörlerin yanı sıra genetik yatkınlıkları da beyaz nokta hastalığının gelişiminde önemli bir rol oynar. Bazı kişiler cilt lekelerini ilk ortaya çıkışlarından yıllar sonra fark ederler ve şiddetli bir vitiligo salgınından korunurlar. Diğer hastalar ise hastalığın ilk belirtilerinin ardından bile geniş çaplı vitiligo lekeleriyle başa çıkmak zorunda kalırlar. Otoimmün bir hastalık olduğu için, vitiligonun tam anlamıyla tedavi edilmesi şu an için mümkün değildir, bu nedenle teşhis ömür boyu devam eder. Bununla birlikte, artık hastalığın daha fazla yayılmasını durdurabilecek tedavi yöntemleri ve çözümler mevcuttur. Cilt bir kez pigment bozukluğundan etkilendiğinde, melanin eksikliği tamamen geri döndürülemez. Ancak, özel terapi yöntemleri ile beyaz bölgelerde melanin oluşumunu teşvik etmek ve böylece lekeleri daha az belirgin hale getirmek mümkündür. Ancak bu tedavinin başarısı, hastanın bireysel durumuna ve hastalığın ciddiyetine bağlıdır.
Bu Faktörler Vitiligo Ataklarını Teşvik Edebilir
İyi haber şu ki: Vitiligo hastaları, beyaz deri lekeleri dışında genellikle başka semptomlar yaşamazlar. Ancak, bireysel faktörler hastalığın yeni ataklarına neden olabilir ve bu da daha fazla beyaz lekenin ortaya çıkmasına yol açar. Özellikle büyük psikolojik gerginlik ve stres, beyaz nokta hastalığının yeni salgınlarını tetikleyebilir. Bu nedenle, vitiligo hastaları stresli durumlardan mümkün olduğunca kaçınmalı ve ruhsal sorunlar yaşıyorlarsa profesyonel yardım almalıdır; çünkü beyaz leke hastalığından muzdarip kişiler, görünür pigment bozuklukları nedeniyle toplum içinde büyük bir güvensizlik ve utanç hissi yaşayabilirler. Bugünlerde birçok kişi otoimmün hastalığı tanımadığı ve görünüşleri nedeniyle günlük yaşamda hakarete ve zorbalığa maruz kaldıkları için bu durum oldukça sorunludur. Ancak Amerikalı model Chantelle Brown-Young gibi ünlü vitiligo hastaları, hastalığın tabu olmaktan çıkarılmasına katkıda bulunmakta ve beyaz leke hastalığıyla toplum içinde açıkça ilgilenerek hastaların daha fazla özgüven kazanmalarına yardımcı olmaktadır.
Bu gelişme tıbbi açıdan da olumlu karşılanmalıdır, çünkü birçok hastada tipik “vitiligo kısır döngüsü” hastalığın şiddetlenmesine neden olmaktadır: Etkilenen kişiler toplumdan uzak durdukça pigment bozukluğu daha da yayılmakta ve bu da dış dünyadan giderek daha fazla izole olmalarına yol açmaktadır. Etkilenen kişiler uzun süre kapalı alanlarda kalarak kendilerini çok az güneş ışığına maruz bırakırlar, bu da beyaz nokta hastalığının iyileşmesini zorlaştırabilir. Güneş, epidermiste melanin üretimini teşvik ederek yeni renk pigmentlerinin oluşumunu destekler. Bu her zaman gerçekleşmese de vitiligo hastalarının birçoğu güneşte vakit geçirmenin olumlu etkilerini bildirmektedir. Önemli: Vitiligo hastaları, pigmentsiz bölgelerdeki cilt güneşe karşı özellikle hassas olduğu için, dışarıda uzun süre geçirirken mutlaka yüksek koruma faktörlü bir güneş koruma ürünü kullanmalıdır.

Eser Elementler ve Antioksidanlar Vitiligonun Yayılmasını Durdurabilir
Hastaların bireysel yaşam tarzları ile hastalıklarının boyutu arasında bilimsel olarak doğrulanmış bir bağlantı bulunmamakla birlikte, bazı hastalar sağlıksız beslenme dönemlerinde yeni vitiligo atakları yaşamaktadır. Bu nedenle uzmanlar, vitiligo hastalarına sağlıklı bir metabolizmayı desteklemek için özellikle dengeli beslenmelerini önermektedir. Çinko, bakır ve selenyum gibi eser elementler, serbest radikallere karşı savunmayı güçlendirir ve uygun gıdalarla veya doktor tavsiyesiyle alınan diyet takviyeleri yoluyla vücuda alınmalıdır.
Vitiligoya ek olarak otoimmün çölyak hastalığından muzdarip olanlar için, glutensiz bir diyet önerilir. Gluten emilim bozukluğu olan hastalarda, tahıl proteini gluten tüketimi inflamatuar bir otoimmün reaksiyonu tetikleyebilir ve bu da beyaz nokta hastalığının yayılmasını artırabilir. Genel olarak, vitamin açısından zengin ve dengeli beslenmek ve aşırı kilodan kaçınmak önemlidir. Yeterli egzersizle desteklenen sağlıklı bir yaşam tarzı, mevcut otoimmün hastalığa rağmen vücudun dengesini korumasına yardımcı olabilir.
Aşağıdaki tedavi yöntemleri –özellikle fototerapi– beyaz cilt lekelerinin daha da genişlemesini durdurabilir veya repigmentasyon yoluyla mevcut pigment bozukluklarını azaltabilir:
UV-A ve UV-B Tedavisi
UV-A ışınlarının enerjisi, UV-B ışınlarına kıyasla daha düşüktür, bu nedenle UV-A ışınlarıyla yapılan tedavi ek ilaç gerektirir. Fotokemoterapi ilacı olarak bilinen psoralen, cildi ışığa daha duyarlı hale getirmek için kullanılır, böylece vitiligoya neden olan cilt bölgelerine nüfuz edebilir. Ancak, cilt kanseri riskinin nispeten yüksek olması nedeniyle bu tedavi yöntemi günümüzde nadiren tercih edilmektedir.
Daha yaygın olan yöntem ise dar bant UV-B terapisidir: Bu yöntemde hasta, üç aya kadar süren bir tedavi süresi boyunca haftada yaklaşık üç kez UV-B ışınlarına maruz bırakılır. Bu tedavi, genellikle hastaların yüzünde, ellerinde ve ayaklarında başarılı sonuçlar verir. Hastaların yaklaşık yarısında, hastalıklı cilt bölgelerinin yüzde 75’ine kadar yeniden pigmentasyon sağlayan bu prosedür, vitiligo için en başarılı tedavi yöntemlerinden biridir. Her iki yöntem de fototerapi olarak bilinen tedavi yöntemine dayanır.
Excimer Lazer
Excimer lazer olarak bilinen fototerapi, vitiligo tedavisinde büyük başarı sağlar, ancak sadece vücudun yüzde 15 ila 20’sinde bulunan beyaz lekeler için uygulanabilir. Bu yöntem, etkilenen bölgelerde yeniden pigmentasyonu teşvik ederken, beyaz nokta hastalığının daha fazla yayılmasını da engelleyebilir. Lazerle yapılan hedefe yönelik ışınlama, sağlıklı cilt bölgeleri korunduğu için cilt kanseri riskini minimize eder. Excimer lazerle tedavi, özellikle yüz, boyun ve genital bölgedeki vitiligo için etkili olduğu kanıtlanmıştır, ancak eller ve ayaklarda daha az etkilidir. Hastaların birkaç seans boyunca tedaviye devam etmeleri gerekse de bazen yaklaşık beş seanstan sonra ilk repigmentasyon belirtilerini görebilirler. Ancak, bu tedavinin maliyeti nispeten yüksektir.
Kortizon ile Lokal Tedavi
Birçok doktor, vitiligo tedavisi için hastalara kortizon ile lokal tedavi seçeneklerini değerlendirmelerini önerir. Lekelerin boyutuna göre, etkilenen cilt bölgelerine zayıf ila çok güçlü etkili kortizon merhemi haricen uygulanır. Bu yöntem, hastaların yaklaşık yarısında yüzde 75’e varan yeniden pigmentasyon sağladığından oldukça başarılıdır. Ancak, altı ila sekiz aylık uzun bir uygulama süresi gerektirdiği için, hastalar cildin incelmesi ve yüzeysel cilt kanamaları gibi yan etkilere hazırlıklı olmalıdır.
Beyaz nokta hastalığı için belirli bir tedavi yöntemine karar vermeden önce, sağlık sigortanızın tedavi masraflarını kısmen veya tamamen karşılayıp karşılamadığını öğrenmelisiniz. Vitiligo genellikle kozmetik bir sorun olarak kabul edildiği için, çoğu durumda tedavi masraflarını hastaların kendileri karşılaması gerekmektedir.
Vitiligo için Doğal İlaçlar Ne Kadar Etkilidir?
Doğal ilaçlar ve homeopati gibi yöntemlerin etkinliği henüz bilimsel olarak kanıtlanmamış olsa da birçok kişi cilt hastalıkları veya diğer kronik hastalıklar için geleneksel tıptan uzaklaşmaktadır. Doğal tedaviler genellikle ezoterik saçmalıklar olarak bilinir. Beyaz nokta hastalığı için doğal tedaviler söz konusu olduğunda bile, öne sürülen çözümlerin çoğu tartışmalıdır. Bununla birlikte, birçok vitiligo hastası doğal yöntemlerle küçük tedavi başarıları bildirmektedir. Örneğin, papayanın beyaz lekeleri hafifletmeye yardımcı olduğu söylenmektedir; bu meyve hem suyu şeklinde içilebilir hem de ezilmiş posası etkilenen cilt bölgelerine uygulanabilir. Ayrıca, taze zerdeçal kökü tentürünün de cildin yeniden pigmentasyonunu desteklediği ileri sürülmektedir. Zerdeçalın, ciltteki kan dolaşımını uyaran taze zencefille birlikte vitiligo hastalarında leke oluşumunu azalttığı iddia edilmektedir. Bu doğal ilaçları destekleyen anlamlı bir çalışma henüz mevcut değildir. Öte yandan, doktorlar ruhun iyileştirici gücünü vitiligo tedavisinde önemli bir faktör olarak değerlendirmektedir. Bitkisel ilaçlar hastalığa yakalanan kişiler için etkisiz kalsa bile, vitiligo hastalığının iyileşeceğine olan inanç, yeni bir iyimserlik yaratmaya yardımcı olabilir. Bu nedenle, vitiligo teşhisi konduğunda hastalar iyimser olmalı ve beyaz nokta hastalığına kendilerini kaptırmamalıdır, olumlu bir tutum birçok hastalıkta harikalar yaratabilir.