Hastanede sevinçle zıplamak nadir bir durumdur, ancak pozitif bir bakış açısı, korkularla başa çıkmada etkili olabilir. Ameliyatlar ve hastaneler konusunda panik yaşamak olağandır. İşte korkuyu hafifleten ve rahatlamaya yardımcı olan gerçekler ile uzman tavsiyeleri. Sadece antiseptik kokusu, uzun hastane koridorları, iğneler ve neşterlerin hayali bile birçok kişide kaygı yaratır. Yapılan bir ankete göre, Türklerin yüzde 65’inin mikropların bulaşmasından çekindiğini, yüzde 49’unun tedavi sırasında hata yapılabileceğini düşündüğünü ve yüzde 33’ünün ameliyat sonrası komplikasyonlar konusunda endişeli olduğunu ortaya koydu. Yani, hastanelere keyifle adım atan kişi sayısı oldukça azdır.
İlkel Korkular Hastanede Ortaya Çıkıyor
Hastaneye karşı duyulan korku oldukça normaldir. Sonuçta, hastanede olmak kontrolü tamamen yitirdiğiniz anlamına gelir; hayatınızı başka birinin ellerine bırakmak zorunda kalırsınız. Ameliyatlar, fiziksel bütünlüğünüzün bozulduğu anlar olup derin bir etki bırakır. Bu durum, içgüdüsel korkuları tetikleyebilir. Neyse ki, günümüzde bu duyguları hafifletecek birçok yöntem ve önlem mevcut.
Tedavi Hataları Korkusu
Doktorların her şeyi mükemmel yapacağına dair mitlere inanmak gerçekçi değildir; sonuçta onlar da insandır ve işler bazen ters gidebilir. 2015 yılında sağlık sigortası şirketleri 14.828 tıbbi hata iddiasını araştırmış ve bunların 4046’sında hatanın gerçekten yaşandığı tespit edilmiştir. Türkiye’de yılda gerçekleştirilen 16 milyon ameliyat düşünüldüğünde, bu risk yüzde 0,025 gibi oldukça düşük bir orandır. Ameliyat öncesinde doktorla yapılacak detaylı bir görüşme ise güvenliği artırabilir. Bu tür konuşmalarda çekinmeden net bilgiler talep edebilirsiniz. “Bu ameliyatla ilgili komplikasyonlar yaşayan hasta sayısı nedir? Doktor bu ameliyatı kaç kez gerçekleştirdi?” gibi sorular sormaktan çekinmeyin – doğru sorular sormak önemlidir.
Ne yazık ki, yanlış hastaya ya da yanlış bölgeye yapılan ameliyat gibi korkutucu hikayeler hala insanların aklında yer ediyor. Hastaneler, bu tür karışıklıkları önlemek için isim yazılı bileklikler takmak ve ameliyat ekibinin ameliyat öncesinde kontrol listelerini gözden geçirmesi gibi önlemler alıyor. Ancak, hastaların da dikkatli olması şart: Size tuhaf gelen her detayı gündeme getirin. Ameliyat öncesinde adınızı ve doğum tarihinizi tekrar ederek sakin bir şekilde kimliğinizi doğrulayın ve ne işlem yapılacağını belirtin. Bu basit adımlar bile büyük fark yaratabilir.
Hastanede Korkusuzluk
Bu temel bilgiler dışında hem psikoloji hem de tıp alanında ameliyat korkusunu hafifletmeye yönelik yeni ve ilginç yaklaşımlar mevcut. Ameliyat öncesi yaşanan doğal stres tepkisinin, ne kadar detaylı bilgi verilirse verilsin, tamamen ortadan kaldırılamayacağını kabul ediyoruz. Ancak, bunu dengelemek adına olumlu duyusal deneyimler sunarak stresi hafifletmek mümkün.
Örneğin, masaj koltuğu kullanmak, kulaklıkla rehberli bir fantezi yolculuğuna çıkmak ya da video gözlüklerinde 3 boyutlu Afrika belgeselleri izlemek gibi birçok yöntem, hastanın dikkatini kaygı verici durumdan uzaklaştırarak rahatlamasına yardımcı olabilir. Bu yenilikler Türkiye’de yaygınlaşana kadar, kişiler ameliyat öncesi bekleme sürecini kendi yöntemleriyle hafifletebilir. Rahatlatıcı bir müzik dinlemek, rehberli bir meditasyon CD’si, film izlemek veya bulmaca çözmek, bu süreçte sakin kalmaya yardımcı olabilecek bazı seçeneklerdir.
Hastanedeki Mikrop Korkusu
Bu endişe tamamen yersiz değildir. Türkiye’de doktorlar her yıl tıbbi tedaviyle bağlantılı olarak yaklaşık 500.000 enfeksiyonun meydana geldiğini ve bu enfeksiyonlar nedeniyle her yıl yaklaşık 15.000 kişinin hayatını kaybettiğini tahmin etmektedir. Hastanelerdeki çoklu dirençli mikroplar, antibiyotiklere karşı neredeyse hiç tepki vermedikleri ve bu nedenle genellikle ciddi hastalıklara yol açtıkları için özellikle tehlikeli olarak görülmektedir.
Bununla birlikte, hastane kaynaklı enfeksiyonların yalnızca yüzde 6’sının çoklu dirençli patojenlerden kaynaklandığını bilmek önemlidir. Enfeksiyonların çoğu, aslında zararsız olan cilt veya bağırsak mikroplarının açık yaralar veya kateter girişlerine girmesi sonucu ortaya çıkar. Mikropların çoğu da eller yoluyla bulaşır ve bunlar sabun, su ve dezenfektan kullanılarak kontrol altına alınabilir. Hastanede çıplak ayakla yürümemek, uzaktan kumandalar, komodinler ve masaları yeniden dezenfekte etmek gibi basit önlemler alınabilir. Bir hastane seçerken, hijyen standartları, personelin eğitimi ve yüksek riskli hastaların çoklu dirençli mikroplara karşı düzenli olarak test edilip edilmediğini araştırmanız faydalı olacaktır.

Anestezi Korkusu
İlaçlar yüzünden bilincin kaybolması düşüncesi, muhtemelen herkesi tedirgin eder. Ancak anesteziyle ilgili sorunlar oldukça nadirdir. Günümüzde ilaç dozlarını çok hassas bir şekilde ayarlayabiliyor, hastayı sürekli izleyebiliyor ve herhangi bir anormallik durumunda hemen müdahale edebiliyoruz. İzleme sırasında kan basıncı, nabız, solunum hızı ve oksijen seviyesi sürekli olarak takip edilir; daha uzun süren operasyonlarda beyin dalgaları ve kas tepkileri de izlenir. Böylece, anestezinin ne zaman derinleştirilmesi gerektiğini hemen anlayabiliyoruz.
Ameliyat sırasında, teknik olarak farkındalık diye adlandırılan istenmeyen uyanma durumu çok nadiren yaşanır. Bazen hastalar ameliyat sonrasında bazı konuşma anlarını hatırladıklarını söyleseler de ağrı bu esnada hissedilmez çünkü ağrı giderici maddeler farklı yollarla etkisini gösterir. Genel anestezi her zaman gerekli değildir; bazı durumlarda kısmi anestezi veya sedasyon da yeterli olabilir. Tüm seçenekler hakkında bilgi sahibi olmak en iyisidir.
Özellikle yaşlı hastalar için, anestezi sonrası geçici zihinsel sorunların yaşanabileceğini bilmek önemlidir. Bu komplikasyonlar hafif kelime bulma güçlüğünden, ameliyattan birkaç gün sonra ortaya çıkabilen ve oryantasyon kaybı ile algı bozukluklarına neden olabilen postoperatif deliryum ya da transit sendroma kadar uzanabilir. Ancak bu sorunlar erken fark edildiğinde, psikolojik ve tıbbi önlemlerle kontrol altına alınabilir.
Deneyimsizlik Korkusu
Çoğu hastanın, uzun yıllara dayanan deneyime sahip, güven verici ve sıcak bir tavır sergileyen bir cerrahı tercih etmesi şaşırtıcı değildir. Ancak, eğer genç bir asistan doktor ameliyat için atanırsa, bu durumu kabul etmek zorunda kalabilirsiniz. Yasal olarak, sadece yetkin bir doktor tarafından tedavi edilmeniz gerekmektedir.
Kliniklerde bazen karşınıza çıkan seçmeli hizmet anlaşmalarına dikkat etmeniz önemlidir. İmza attıktan sonra, başhekim sizi ameliyat edebilir, ancak bu durumda yüksek bir fatura ile karşılaşabilirsiniz. Seçmeli doktor zinciri sayesinde, ameliyatta yer alan tüm doktorlar, örneğin anestezist veya radyolog, size özel olarak fatura kesebilir ve bu durum kısa sürede birkaç bin liralık ek masraf doğurabilir.
Özel tamamlayıcı sigorta genellikle önerilir, ancak yalnızca önceden mevcut bir sağlık durumu yoksa. Tüketici merkezleri, aylık 600 ila 3.000 TL arasında değişen primler ve gereklilikler konusunda danışmanlık sağlamaktadır. Yine de asistan bir doktorla ameliyat edilmek durumunda kalan hastalar endişelenmemelidir: Genellikle deneyimli bir doktor ameliyatı denetler, bu nedenle hata yapma riski çok düşüktür.
Yanlış Hastane Korkusu
Birçok kişi, kendi durumlarına yeterince hakim olmayan ya da donanımı yetersiz bir hastanede tedavi edilme korkusu taşıyor. Bu konuda bilmeniz gereken bir şey var: Ne yazık ki hastane seçimi tamamen özgürce yapılamıyor. Sosyal Güvenlik Kanunu’na göre, sigortalı bireylerin “en yakın uygun” hastanede tedavi görme hakkı bulunuyor. Ancak, bu, evinize yakın bir küçük hastanede karmaşık bir kalp ameliyatı geçirmeniz gerektiği anlamına gelmiyor. Sağlık sigorta şirketleri bu konuda genellikle esneklik sağlıyor ve daha uzak bir hastaneyi seçmek için geçerli nedenler sunduğunuzda, tedavi masraflarını karşılıyorlar. Ancak, seyahat masraflarını kendiniz karşılamak durumundasınız.
Gereksiz Ameliyat Korkusu
Ameliyatların büyük bir kazanç kapısı olduğu tartışmasız bir gerçek. Bir araştırmaya göre, özellikle pahalı ameliyatların oranı son yıllarda belirgin şekilde artmış ve bu durum ne toplumun yaşlanmasıyla ne de tedavi ihtiyacının artışıyla tam olarak açıklanabiliyor. Peki, bir ameliyatın gerçekten gerekli olup olmadığını bir hasta olarak nasıl anlayabilirsiniz? Güvendiğiniz doktora şu soruyu sorabilirsiniz: Ameliyat olmazsam ne olur? Aynı duruma sahip hastalar arasında ameliyat olanlar ve olmayanlar arasında herhangi bir fark gözlemlendi mi?
Çoğu durumda, konservatif tedavilerin bir alternatif olabileceği ortaya çıkar. Ayrıca, ikinci bir tıbbi görüş almak da her zaman faydalıdır ve bunun yasal hakkınız olduğunu unutmamalısınız. Ancak, doktorun önerdiği bir ameliyattan sadece korku nedeniyle kaçınıyorsanız, terapötik destek almayı düşünmelisiniz. Aksi takdirde sağlığınızı riske atabilir ve acil müdahaleye ihtiyaç duyacak bir duruma düşebilirsiniz.
Diğer Hastaları Rahatsız Etme Korkusu
Yüksek sesle horlayan oda arkadaşları ya da bitmek bilmeyen ziyaretçiler, sinirlerinizi yıpratabilir. Bu duruma ne iyi gelir? Ses yalıtımlı kulaklıklar, kulak tıkaçları, açıkça belirtilen kurallar ve doğrudan konuşmalar faydalı olabilir. Eğer yanınızdaki hasta inatçıysa, bakım personeli acil durumlarda arabulucu olarak devreye girebilir. Yasal olarak sigortalı hastaların tek kişilik oda hakkı yalnızca tıbbi bir gereklilik olduğunda, örneğin enfeksiyon riski varsa, mümkündür. Ya da bu hak, seçtiğiniz ek sigorta paketinde yer alıyorsa geçerlidir. Eğer hastanede kısa süreli bir yatış planlanıyorsa, tek kişilik oda için ek ücreti kendiniz karşılamak da mantıklı olabilir.