Aldatma, bir ilişkide kritik bir anı temsil edebilir: ya ilişki bu noktada sona erer ya da sadakatsiz olan taraf için sürekli bir güvensizlik atmosferi yaratır. Tatlı Kadın, bu durumda ilişkiyi sürdürmeye değip değmeyeceğini tartışıyor.
Çeşitli çalışmalar, 60 yaşına gelmiş erkeklerin yaklaşık %40’ının ve aynı yaş grubundaki kadınların %20’sinin en az bir kere partnerlerini aldattıklarını gösteriyor. Günümüzde ömür boyu bağlılık artık sürdürülebilir bir kavram olmamış mıdır? Aşağıda belirtilen örnekler üzerinden sadakatsizlik sıkça karşılaşılan bir konudur.
Esra ve Can
Esra (41 yaşında, diş teknisyeni) ve Can (48 yaşında, endüstri mühendisi), Can’ın iş yerinde bir başka kadınla (Ebru, 29) ilişkiye girdiğinin anlaşılmasının ardından benim muayenehaneme başvurdu. Can bu olayı saklı tutmak niyetindeydi; fakat Ebru’yla kurduğu bağ, onda gözle görülür değişikliklere yol açtı. Bu değişiklikler, Esra’nın kocasında her zaman görmek istediği türdendi: Can kilo vermiş, daha enerjik, canlı ve yardımsever bir hale gelmişti.
Çiftin iki çocuğu vardı, biri 12 diğeri 14 yaşındaydı ve 15 yıllık bir evlilikleri vardı. İlişkilerinde güven ve istikrar önemliydi, fakat tutkuları zaman içinde sönmüştü. Esra part-time çalışıyor, aynı zamanda çocuklar ve ev işleriyle ilgileniyor, hatta gönüllü faaliyetlerde bulunuyordu. Can ise iş hayatı ve sporla oldukça meşguldü.
Can, iş yerinde düzenlenen bir seminer sonrası Ebru ile ilişkiye girince, gençlik günlerine dönmüş gibi hissetti. Ebru, ona kendini özel ve arzu edilir hissettirdi, bu da onun yaratıcı yönünü canlandırdı. İlerleyen haftalarda, sık sık gizlice buluştular ve Can, Ebru’ya küçük ama anlamlı hediyeler almaya başladı. Ebru ise Can’ın olgunluğu ve deneyimi karşısında büyülenmişti ve ona aşık oldu. Can böyle bir durumu önceden tasarlamamıştı ve Ebru’yla bir gelecek kurmayı düşünmüyordu.
İki hafta boyunca olanları sindirdikten ve kocasının aldattığını öğrendikten sonra, Esra derin bir çaresizlik içinde terapiste başvurdu. Ancak Esra, ilişkisini tamamen sonlandırmak yerine, her iki durumdan da neler öğrenebileceğini keşfetmeye karar verdi.
Selin ve Remzi
Selin (47 yaşında, bağımsız bir fotoğrafçı) ve Remzi (44 yaşında, endüstriyel tasarımcı), bana başvurduklarında iki yıllık bir ilişkinin içindeydiler. Selin’in geçmişte birkaç ilişkisi olmuştu, ancak hiçbiri beş yılı aşkın sürmemişti. Seyahat etmeyi seven, bağımsız bir yaşam süren ve serbest çalışan bir fotoğrafçıydı. Remzi, hobilerini paylaşabileceği birini bulduğu için Selin’le oldukça mutluydu. Her ikisi de gezme tutkunuydu ve kültüre büyük bir ilgi duyuyorlardı.
Remzi’nin geçmişinde stresli bir evlilik bulunuyordu. Üç çocuğu, eski eşiyle birlikte ABD’de yaşıyordu ve onlarla çok sınırlı teması vardı, bu da onun için büyük bir yük teşkil ediyordu. Selin’le bir fotoğraf turunda karşılaştığında, ona hemen aşık olmuştu.
Fakat ilişkileri, Selin’in bir yurtdışı gezisinde eski sevgilisiyle tekrar bir araya gelmesiyle zedelendi. Bu kısa süreli birlikteliği Remzi’ye anlattığında, Remzi bu durumu bir ihanet olarak gördü. Kendini derin bir hüsran ve yalnızlık içinde buldu. Selin, yaşadığı bu kısa süreli ilişkinin ilişkileri için bir tehdit olmadığını belirtse de Remzi’nin endişelerini gideremedi.

Sadece Tensel İlişki Değil, Yakınlık ve Samimiyet Arzusu
Çoğu zaman, ilişkiler bir çiftin mevcut sorunlarını ele almak için bir çeşit çözüm olarak görülür. Örneğin, Esra ve Can’ın yaşadığı rutin ve tahmin edilebilir hayat sıkıcı bir hal alabilir. Bu tür durumlar, bir partnerin başka biriyle, bu durumda Ebru ile, heyecan aramasını garipsenmeyecek bir hale getirir. Can, Ebru ile geçirdiği zamanlarda kayıp hissettiği duygusal ve romantik yakınlıkla bağları yeniden keşfeder.
Ayrıca, ilişkiler genellikle içimizdeki ilk aşkın yüksek duygusal seviyelerini canlandırır. Can, Ebru ile olurken kendini genç bir aşık gibi hisseder, bir şey ki Esra ile yıllardır hissetmemiştir. Benzer şekilde, Selin eski sevgilisiyle yaşadığı kısa süreli ilişki sayesinde kendini değerli, özgür ve emin hisseder.
Bu tür ilişkiler genellikle planlanmamıştır ve genellikle şirket etkinlikleri, seminerler ya da alkollü partiler gibi uygun fırsatlar sırasında başlar. Artık hepimiz daha hareketli bir yaşam tarzına sahibiz, çok fazla seyahat ediyoruz ve yeni insanlarla tanışıyoruz. Bu, ilişki yaşama olasılığını artırır. Eğer biri böyle bir macera arıyorsa, çevrimiçi platformlar ve arkadaşlık uygulamaları genellikle aradıklarını bulabilecekleri yerlerdir.
Çift Terapisinin Şansı
Eğer bir çift terapiye başvurur ve ortada bir aşk üçgeni olduğu belirlenirse, ahlaki yargılamalardan kaçınmak ve “suçlu” ile “mağdur” etiketlerini kullanmamak benim yaklaşımım için kritiktir. Kuşkusuz, aldatılan taraf daha büyük bir duygusal yük taşır, ancak sadakatsizliği kötü bir eylem olarak etiketlemek yerine, bu durumu ilişkideki var olan sorunları ele almak için bir yol olarak görmek faydalı olabilir. Genellikle çiftler, birbirleriyle açıkça iletişim kurmada zorlanan ya da romantizm ve uyum beklentileriyle gerçekliği çarpıtan kişiler olur.
Bu çiftlerin terapi sürecinde, birbirleriyle daha etkin bir şekilde iletişim kurma ve çatışmaları daha iyi yönetme becerilerini kazanabilirler. Terapiye katılmanın en temel şartı, her iki tarafın da dürüst ve açık bir şekilde sürece katılmaya hazır olmalarıdır.
Ayrılık mı Yoksa Aşk İçin Yeni Bir Başlangıç mı?
Esra ve Can’ın durumu incelendiğinde, Ebru ile yaşadıkları ilişkinin temelde ne tür etkileşim ve davranış sorunlarından kaynaklandığı anlaşılıyordu. Çiftin ilişkisinin temeli çocuklar ve evin finansal yükümlülükleri gibi pratik sebeplere dayanıyordu; aşk, duygusal bağ ve romantik yakınlıkla heyecan uzun süredir eksikti. İkisi de duygularını açıkça paylaşma konusunda isteksizdi. Ancak, yaşanan dış ilişki, artık bu konuları görmezden gelmelerine izin vermiyordu. Sonunda, Esra ve Can birkaç ay süren terapi sonrası evliliklerine yeni bir şans vermeye karar verdiler.
Selin ve Remzi de benzer bir süreç yaşadı. Danışmanlıkta, ilişkilerinin oldukça sarsıcı bir zemine sahip olduğunu fark ettiler. Remzi, eski eşi ve çocuklarıyla olan yoğun bağını ve Selin ile ne tür bir kaçış yolu aradığını anladı. Selin ise kendini ilk günden itibaren sıkışmış hissetti; ancak Remzi’ye duyduğu sempati ve onun fotoğrafçılık yeteneklerine olan hayranlığıyla bu durumu göz ardı etmeye çalıştı. İkisi de yalnızlık ve merhametin ilişki için sağlam bir temel oluşturmadığını ve ortak hobilerin bu eksikliği dolduramayacağını kabul ettiler. Ayrılmayı uygun gördüler.
Terapi sürecinde, çiftler eğer ilişkilerinin getirdiği duygusal yükü atabilirlerse, her iki taraf da neyi kaçırdıkları ve neyle ilgili sıkışıp kaldıkları hakkında açıkça konuşma fırsatını yakalar. Bu, ilişkilerinde ve kişisel yaşamlarında karşılaştıkları engelleri etkin bir şekilde aşmalarını sağlar.