Birinin ilgisini çekmek ve onunla romantik bir ilişki kurmak, belirli kurallara göre hareket ettiği anlaşılıyor. Birçok kadın, bir randevunun ardından ne zaman geri aramaları gerektiği veya ilk adımı atıp atmadan iletişim kurmaları gerektiği konusunda kafa karışıklığı yaşar. Ancak, ya randevudan sonra diğer taraf hiçbir şekilde geri dönüş yapmazsa ne olur?
Çevrimiçi Buluşmadan Sonra İlk Buluşma
Çağımızda, birçok çift, online tanışma siteleri veya flört forumları gibi çevrimiçi platformlar üzerinden tanışıp bir araya gelmektedir. İnternet üzerinden flört etmenin bir avantajı, kişinin profilini inceleyerek daha bilinçli seçimler yapabilmeniz ve bir bar ortamında veya geleneksel yollarla tanışırken elde edemeyeceğiniz bilgilere ulaşabilmenizdir. Bu, bir buluşma öncesi zaten bazı temel bilgilerin sahibi olmanızı sağlar. Ancak, bu durum aynı zamanda, kişinin profilini veya fotoğraflarını görerek oluşturduğunuz zihinsel bir imajın oluşmasına da neden olur. Herkes, diğer kişinin çevrimiçi profiline bakarak onun hakkında fikir yürütür; bu, ilk buluşmada zihinsel imaj ile gerçeklik arasındaki farklar nedeniyle bazı sürprizlere yol açabilir. İlk buluşma, iki kişinin birbirlerine karşı besledikleri önyargılar ve ideallerle yüzleşip, birbirlerini gerçekte tanıdıkları ve beklentilerin gerçekle uyumlu olup olmadığını gördükleri bir deneyimdir. Peki, buluşmadan sonra ne olur?
İlk Buluşmadan Sonra Ne Olur?
İlk randevu, bir ilişkinin seyrini büyük ölçüde etkileyen, adeta bir dönüm noktasıdır. Bu buluşma, gelecekteki etkileşimler için bir temel oluşturur ve ‘Bir daha görüşecek miyiz?’ gibi önemli soruları beraberinde getirir. En ideal yaklaşım, ilk buluşmanın sonunda birbiriniz hakkındaki düşüncelerinizi paylaşmak ve tekrar buluşmak isteyip istemediğinizi açıkça ifade etmektir. Bu şekilde, her iki taraf da ilişkinin durumu hakkında net bir fikre sahip olur ve daha güvenli hisseder. Ancak, çoğu zaman insanlar bu doğrudan yaklaşıma cesaret edemez ve genellikle belirsiz bir ‘İleride tekrar görüşürüz’ ifadesiyle yetinirler.
Kadınlar Üç Gün Beklemeli mi?
Pek çok flört danışmanı, bir randevudan sonra üç gün beklemenin, aşırı hevesli ya da takıntılı görünmemek için iyi bir strateji olduğunu önerir. Bu kural, bağımlı veya aşırı ilgili görünmeme yönünde bir adım olarak düşünülebilir çünkü duygusal bağımlılık genellikle cazip bulunmaz. Genel olarak, kadınların erkek tarafından iletişime geçilmesini beklemeleri önerilir. Ancak bu kuralın kendi içinde bazı problemleri de barındırır. Eğer her iki taraf da karşı tarafın üç gün içinde iletişime geçmesini bekler ve bu gerçekleşmezse, bu durum karşı tarafın ilgisiz olduğu varsayımına veya neden iletişim kurmadığı konusunda endişelere yol açabilir.
Kendiniz Aktif Olun
Aslında, flört sürecini basitleştirmek daha anlamlı olabilir. Üç gün bekleme kuralı teorik olarak işlevsel görünse de, gerçekte sizi gereksiz bir bekleme ve endişe durumuna sokabilir. Eğer bir randevudan memnun kaldıysanız ve karşı tarafı yeniden görmek istiyorsanız, kendinizin araması daha iyi olabilir. Beklemenin gereği yok. Ertesi gün neden aramayasınız? Bazıları bunun aşırı ilgi göstermek gibi algılanabileceğinden endişeleniyor olabilir. Ancak, gerçekte, birisi sizin ilk adımı atmanızdan rahatsız oluyorsa, bu kişi muhtemelen zaten çoğu insan için uygun bir partner değildir. Diğer bir deyişle, eğer biri erken bir aramadan rahatsız oluyorsa, en azından arayan kişi hızla net bir durum elde etmiş olur. İlişkiye gerçekten ilgi duyan herkes, aramadan memnuniyet duyar ve tedirgin olmaz.
Doğru Kişi Aranmaktan Mutluluk Duyar
Eğer telefonla aramakta tereddüt ediyorsanız, alternatif olarak bir e-posta veya kısa mesaj göndermek iyi bir seçenek olabilir. Bunun en iyi yolu, geçirdiğiniz gece hakkında olumlu bir yorum yapmak (“Harika bir geceydi”) ve yeni bir buluşma teklifi sunmaktır (“X günü Y etkinliğine benimle gelir misin?”). Bu, oldukça açık ve net bir yaklaşımdır ve bazı insanlar bu doğrudanlığı cesaret gerektiren bir adım olarak görebilir. Ancak, böyle bir mesaj karşısında baskı hisseden bir kişi büyük ihtimalle gerçekten ilgilenmiyor olacaktır. Bu nedenle, doğru kişiyi bulma yolunda ilgisiz olanları korkutmanın daha iyi olduğu söylenebilir.